DEPRESYON

Cuma, Mayıs 13, 2016

depresyon

Başını yastıktan kaldırmakta zorlanıyordu. İçine ne doldurmuşsa artık, beton dökülmüş gibi gömülmüştü yastığa. İçeriden gelen tıkırtılar, gürültüler kulaklarında geziniyor, beynine ulaşıyor ama tepki verecek mekanizmanın hattı hasarlı olduğu için kımıldamıyordu.

Eşi odanın kapısına geldi, hüzünlü gözlerle ona baktı. Canı acıyordu, gözlerinden belliydi. Acıma veya bıkkınlık yoktu. Vicdanı sızlıyordu. Evin neşesi, ışığı, enerjisi, biricik eşi bez bebek gibi olmuştu. Gözleri sulandı, boğazı kurudu. Öylece mıhlanıp kaldığı yerden, gözüne gelen yaş yanağına damlamadan içerden gelen gürültü kendine döndürdü.

Hayat bazen biriktirilecekleri peş peşe gönderir. Beynimizin tahliye kapısı öndedir. Depolama kısmı arkada. Alıcılar ise her yerde, önde, yanda, arkada. Gözden, kulaktan ne gelirse, beyin arkaya indirir. Eğer olumsuz bir şey se içeri alınan ne kadar bizimle kalırsa o kadar bize zarar verir. Asit gibi durduğu yeri ezer, eritir. En kısa zamanda ya ağzımızdan anlatarak, bağırıp, haykırarak veya elimizle yazarak dışarı atmalıyız.

Abı hayat çöplüğü denir ve atıla atıla birikenler, dünya çöplerinde metan gazı oluşturduğu gibi ruh çöplüğümüzde de matem gazı üretirler. Hisleri, algıları, tepkileri, duygu durumlarını kalın bir sis kaplar. Başım dumanlı deriz ya işte o. O dumanlı başla, sevdiğine öfke duyar, sevmediğine kan kusa, saçar döker dağıtırsın, veya kapatıp gönül pencerelerini, zifiri karanlık içinde dibe çökersin.

Günümüz insanının en büyük sorunu çok sosyal yaşaması. Boş şişe koleksiyonu yapar gibi sadece görselde olan bu sosyallik içimizi de yavaş yavaş boşaltır. Takipçi sayın, arkadaş listen, beğenin binlercedir ama doğum gününü cihaz hatırlatmasa bilen yoktur. Gözünün ferini sarj edecek sıcak bir bakışa hasret, Matem gazıyla puslu kafalarla, ya sakinleştirici ya uyarıcı avındayız.

Hayat hep aynıydı ama ümitsizlik hiç bu boyutta olmamıştı. Seni dinlesin diye gidip elin adamına- kadınına ( PSİKOLOG) para verilmezdi. Kahveye şeker koymadan içer, içimizde bir şey koymadan ayrılırdık. Yüzlerce liranın içine çöken acısıyla, kendi iç muhasebende bunu bende düşünebilirdim sızlanmalarıyla, aman kimse duymasın, küçümsemesin korkularıyla dönüyoruz.

Bez bebek olmamak için canımızı besleyen candan insanlarla, canlı kanlı arkadaşlıklar yapalım. Bu hava gibi, su gibi, aş gibi zaruri ihtiyaç

Ah gönül için perişan, susuz, aç,
Sineni korkmadan, çekinmeden aç.
Derdini zehir bil, koyma içinde,
Alemde ruhuna dostundur ilaç.

BU YAZILARI DA OKUYUN

0 yorum