YALNIZLIK

Salı, Haziran 14, 2016


yalnız olmak

Yalnızlığı hissediyorum, yapayalnız demlerde.

Yüreğim öyle kalabalık, kimler yok ki içinde,


Yanımda- yakınımda. Bir ayna ve aynada ki ben.

Hayallerim ruhumda, hayatımdan gelip geçenler zihnimde.


Zaman çok hızlı akıyor.

Selam verip giden nice arkadaşlar, ömür boyu diye söz veren dostlar.

Sevda, hep bir adım önümde, koşup- kovalayıp asla yakalayamadığım sevda.

Yalnızlığı acıyla hissediyorum, yapayalnız demlerde, yüreğim yorgun, yüreğim çok kalabalık.

Sesim duyulmuyor. Sesim çıkmıyor. İçim çırpınıyor. Aynı dili anlayan, dinleyen, konuşan birilerini arıyor.

Yalnızlığın karanlık odalarında, ışıksız koşturuyor ruhum.

Kapalı kalmış serçe misali, bir o duvara, bir bu duvara çarpıyor zavallı başını.



Azıcık bir ışık, minicik bir umut yakalasa, durup nefes alacak.

Ah karanlık öyle koyu, öyle soğuk, öyle katı ki, her yerim, simsiyah.

Her yerim buz gibi...


Eskiyi düşünüyorum, kahkahaların çınladığı kalabalık arkadaş toplantılarını.

Bir bütünün parçaları kadar, birbirine benzer, yakın dostları.

Ferahlıyorum, o demlerin sevinci, o anki coşku, ümitlendiriyor.

Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer...


Hayatımdan yok oluşları, ulaşılmaz bir yerlere gidip kayboluşları,

Sevinç ve coşkunun yerine, acı bir hasret bırakıp, hasret hissetmeyişleri, üşütüyor içimi.


Kabirde böyle mi acaba, soğuk, karanlık, yalnız.

Orada da muhasebe yapıyor mu insan, kim nerede, nasıl diye.


Yok kabirde bu kadar yalnız değildir insan.

Melekler gelir, melekler gider.

Soranlar, cevapları alanlar, cevaba göre muamele yapanlar.

Bu kadar yalnız değildir kabir. Bu kadar soğuk, bu kadar karanlık.


Yalnızlığı derinden hissediyorum.

Yüreğim yorgun ve çok kalabalık, üşüyorum...

BU YAZILARI DA OKUYUN

0 yorum