Zaman ince dokunmuş bir kumaş. ölünce tel tel sökülür.
Kendinden bilir de boğuşursan, dertler çuval çuval dökülür.
Bırakmalı akışına, ne gelirse nasibine amenna. Nasıl söylemişti sırrını çözenler, narında hoş...
İşte o kıvamı bulana kadar savrulur insan, isyan denizinde. Çabalar durur, azıcık başarda küçük dağları da ben ya...m havalarında uçuşur başında egosu efil efil. Azıcık ayağı tökezlese, kadere verir veriştirir, ne kahpeliği kalır, ne zalimliği.
Yorulur bazen yolunu bulamadan, gam keder yuvarlanır gider. Bazen de ne varı ne yoğu, ne acıyı ne tadı çözemeden, yediği önünde, yemediği arkasında, adeta dünyada değil de Cennet' te yaşıyor gibi her işi asan kaybolup gider.
Nasip işte azın çoğun hesabını soracak değil ya kul. Amenna sahibinden gelene. Rıza makamı O' n dan geleni zerre incinmeden, zerre gocunmadan baş üstünde kabul etmektir. Yoksa Rabbi kulundan her halükarda razı olacak bahaneler bulur.
Yüreğin demini yakalamak için harcamalı zamanı yoksa su olur akar gider, ömür toprağında. Ne tohuma ulaşır filiz verir, ne dala ulaşır meyvelenir.
Sonu olan en değerli var zaman, sırrı olan ve en çözülmeyen muamma da zaman.
Servet bilene, her nefesi kıymetlendirene ne mutlu.
- Salı, Mayıs 23, 2017
- 6 YORUM