VAHŞET

Pazartesi, Mayıs 23, 2016

vahşet

Bütün zamanlarda, bütün toplumlar, insanın özüne ulaşma gayretini yaşadı. Kimi milletler hilkaten ve hikmeten daha fazla yol aldılar, kimi milletler ise biraz daha uzaklaştılar.

Dünyanın, yaratılış sebebi olan insana dair, bulunan her ayrıntı, gerçek keşiftir, zira ona sunacağı kapılar maddi kazanç için bir geçittir.

Kitaplar yazılır, romanlar-hikayeler. Araştırmalar yapılır, arşivler-belgeseller. Keşfe ömür verir, alimler- felsefeciler. İnsan en derin sanat en ince teşekkül. Yolculuğu fiziğinde yapan da, ömrünü yettiremez, keşfini ruhunda yapan da. Bir ömür değil sadece, nice ömürler tükenmiş bu muamma üzerinde.

İnsanın yaratılışı kadar eski bu mesele. Bir ara acizliği başını döndürenler, maymunlara bile sarmış. Mesele, çok şükür buldum diyebilmek. Nafile oda sonuç vermemiş. Gözüne-kaşına, dudağına-dişine, şiirler yazıp, aczini mısralarla ifade edenler. Bir parça toprak, ıslanınca çamur, ölünce leş olur deyip, özetleyenler de olmuş.

İmamı Gazali (ra) "güzelim nimetleri, ceplerinizi boşaltıp alıyorsunuz. Aziz ve mübarek ağzınızda, çiğneyip yutuyorsunuz. Bir gece içinizde sabahlayan o nimetler, sabah ne hale geliyor, sizden ayrılırken" deyip, böbürlenmemizin, lüzumsuzluğundan dem vurmuş. Öyle bir varlık ki, nimetin içinde, kendine lazım olan ne varsa, emip alıyor. Ondan geriye, posasından kötüsü kalıyor.

Dostluk ve arkadaşlıkta da, içinin nimete, yaptığını dostuna-arkadaşına yapanlar var. Gücünü, keyfini, hazzını emip posasını bırakanlar. İnsanın, en kolay fark ettiği, iyi niyettir. Görür, alır, tüketir. Geriye bezgin ve niyetlerini sorgulayan birini bırakarak.

İyilikten kötülük doğmaz diye tembihlemişti büyüklerimiz. İyi ol, eninde sonunda karşılığını bulursun. Zaman değişti, iyinin yanında ol, bir yerlerinden istifade eder, doyarsın oldu.

Beden anda yaşar. Açtır, yemek ister. Uykusuzdur, yatak ister. Hormonları salgılanmıştır, beden ister. Sadece an. Aklıyla hareket edecek mesafede ise, legal olarak sükunetle alır istediklerini. İhtiyacı biten beden durulur. Aklı, devre dışı kalacak kadar, yoğunsa ihtiyacı, bir öncesinde, legal olarak temin edip, hazırlık yapmamışsa, illegal olarak saldırır, çalar, yıkar, bozar. Emeklinin bir aylık rızkını kapıp kaçar. Bir ailenin, bir ömür verip, gözünden esirgediği, ÖZGECAN (candan ileri) dediği, tomurcuğunu ziyan eder. Vahşi olan bedenini, terbiye edecek ruha, sahip olmadığıdan.

Dünyada hiç bir hayvan, kendisini istemeyen, dişisine yaklaşmaz. İşaretleri okur, kur yapıp işaretler verir. İyice emin olana kadar bekler. Tamam kararını görünce yaklaşır. Yaratılmış tüm hayvanlar böyleyken, alemlerin yaratılış sebebi, en kıymetlisi, Allah'ın varisim dediği. Kızınca, akıllı hayvan deyip, o masumlara hakaret ettiğimiz, bu karışık muamma , gerçekte neresinde insanlığın. Ne kadarına sahip, bu kıymetlerin.

Anasını incitir, kalbini kırar. Kızını korkutur, yasaklarla boğar. Karısını, canı çekince sever, canı çekince döver. Bir eşyadan bahseder gibi, hayat arkadaşı, imanının yarısını garantiye alan, sigortası, Rabbinin emaneti, kadından, "size ne bana ait, dilediğimi yaparım" diye, bahseder. Kimliğinde adam yazar. İnsan sınıfında değerlendirilir. 11 haneli kimlik nosu verilir. Ancak içinde, şeytanla antlaşma yapmış, vahşiler barındırır. Beyninin minicik kısmından, çekilesi damarlarına, oradan kuruyası organına giden, zerre zerre kimyasala, karşı koyamayana, insan dememeli.

Sen, hak ettikleriyle muamele eyle Allah'ım. Kadınız, kızlarımız var. Anayız ana olsun istiyoruz, tertemiz yavrularımız. Sen muhafaza eyle, cani, cühela, vahşilerden ve hak ettikleri ile cezalandır onları.

Bu nesil mi, 21' inde, surları devirenin soyundan geldi. Bu nesil mi, Çanakkale 'yi, geçilmez kılan, ataların torunu. Bu nesil mi, Allahu Ekber dağlarında, kıpırdamadan ölen, ceddin sonu. Bu nesil mi, Antep' te, bilmediği bir hanımın, yüzünden peçesini çeken, kafirin canını alanın, kanından.

Ne oldu bize. Dünya milletleri arasında ahlakıyla tanınan değil mi, idik. Merhametimizle bilinen, hoş görüsü ile meşhur. Nasıl öğüttük, içimizdeki, kıymet biçilemeyen değerleri.

Efendimiz, (sav) " kadın erkeğin şakayığıdır" buyurmuşlar. Sesi, soluğu, ağız tadı, nimeti, anası, bacısı, göz nuru. Sadece üç dakikalık hevesinin gidericisi değil. Kadın, neslin izzeti, şerefi ve insanlık ölçüsü. Toplumları ayağa kaldıran, ahlakı güzelleştirip yerleştiren, saadeti inşa edendir kadın.

"İçinizde en hayırlınız, kadınlara karşı, en iyi olanınızdır." buyuruyor, efendimiz, (sav). Onları, tenhaya çekip, canına, tenine vahşice eziyet eden ne olur acaba.

Oğullarımıza, sahip çıkıp, güzel ahlakı, erdemi, merhameti işleyelim. Ellerinin altında, türlü sapıklıklar içeren, her türlü iğrençliği barındıran, görsel ortamlardan koruyalım.

İnsanın, bu dünyadaki en aziz varlık olduğunu, hem bilelim, hem bildirelim. Yüzüne vurmak değil, vuruyor gibi kaldırmak bile haram kılınmış, öğrenelim. Cana kıymanın, büyük günah olduğu, çimdik atmak kadar, can yakmanın bile haram kılındığını fark edelim.

Gözlerimizi zevk ve rehavet diyarına kilitleyip, rahatın peşine düşeli, kaybediyoruz içimizdekileri. Gözlerimizi açıp, gönüllerimizi yoklayalım. Huzurun, rahat etmekte, mutlu olmakta değil, rahat ettirmek ve mutlu etmekte olduğunu, unutmayalım.

Unutturdular, hatırlayalım- hatırlatalım...

BU YAZILARI DA OKUYUN

0 yorum