Gün ışımaya başladı, penceremden buğulu bir ışık sızıyor, bedenim serilmiş yatağa, kalkmamak için direniyor. İçimde bir ses derinden fısıldıyor, hadi kalk bu gün bayram. 

Yoluna tesbih tesbih dualar dizdim.
Ardımda göz yaşlarımla eritilmiş günah izlerim.
Nefeslerim, Allah kelamıyla dökülse de dilim sessiz, sükutta, yüreğim delice seni diler.


Uykuyu askıya kaldırdım, göz kapaklarım birbirine hasrette.
Zamanı sadece hastalık ve sıkıntı uzatmıyor.
Sen, seni özlemek de yudum yudum su içmek,
Damla damla yağmur suyu toplamak gibi uzatıyor da uzatıyor zamanı...

Kıymetlendiğinde yalnızlık, özlendiğinde sessizlik, korkutmuyorsa karanlık, zevk veriyorsa ağlamak, yüreğin ibresi, bulmuş demektir rotasını. Engin hayat denizi, bir tas ılık su gibi olur sevene. Parmaklarıyla dalgalandırıp, gözleriyle seyreder dalgalarını.

Aşk sadece uyuşturmaz insanı, nefsini terbiye eder. Yola getirir benliği, pişirir olgunlaştırır. Yakar kavurur. İnsanı hayvanla ortak hallerden arındırır.

İmanın özündeki ateşte aşk. Kendini ait olduğunun karşısında kulluk kıvamına getiren yegane öğreti.

Hey yüreği ince, diline yakışanı söyle. Ah dudağı gonca, ruhuna layık olanı dile. Ey ömrü taze, ulaş meleklere. Bil kıymetin yüce, yerin onların çok üzerinde...

Erene erek gerek, sevene yürek gerek,
Mevla'ya ermek için, her gönle sevda gerek..